Geleneksel Çin tıbbının günümüzde de kullanılan tedavi yöntemlerinden biri olan akupunktur, gelişen teknolojinin de yardımıyla artık daha çok hastaya umut oluyor. Ağrı kontrolü de bunlardan biri…
Akupunkturun geçmişi 5000 yıla dayanıyor. Acus (kuru iğne) ve puncture (batırma) kelimelerinin birleşiminden oluşan akupunkturun ilk uygulandığı yer Kuzey Çin olarak bilinse de elde edilen bulgulara göre daha öncesinde Uygur Türkleri kullanıyordu. Çin İmparatoru’nun yazıtlarından hangi hastalıklarda, ne şekilde kullanıldığına ilişkin bilgilerin yer aldığı bu yöntem, günümüze geldikçe teknolojinin de yardımıyla daha çok alanda uygulanmaya başladı.
Vücudun bioregülasyonunda akupunkturun önemli rol oynadığını belirten Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Algoloji Uzmanı Prof. Dr. İlhan Öztekin, “Biyoregülasyon, vücudun bozulmuş dengesinin yerine getirilmesini ifade ediyor. Canlı-cansız her varlığın yeryüzünde bir enerjisi var. Rusya’da geliştirilmiş tekniklerle bu enerji alanları görüntülenebiliyor. Geleneksel Çin tıbbında, enerjinin vücuttaki 12 çift, iki tek klasik enerji meridyeninin üzerinde aktığı kabul ediliyor. Yaşam enerjisi olarak tanımlanan bu enerjiye, Çinliler ‘çi’ diyor. Yaşam enerjisi bu kanallarda akarken, her kanala hedef organıyla ilintili olarak isim veriliyor: İnce bağırsak meridyeni, kalın bağırsak meridyeni, mide meridyeni gibi... Bu meridyenler üzerinde iki saatlik aktif enerjinin dolaştığı kabul ediliyor. Vücuttaki dolaşım da 24 saatte tamamlanıyor. Hangi enerjide bozukluk olduğu ise dil ve nabız muayenesiyle anlaşılıyor. Buna göre, söz konusu meridyenlerdeki bozukluklar meridyenler üzerindeki yaklaşık 360 klasik akupunktur noktasını uyararak, bu enerjiyi dengeye getirebiliyor. Akupunkturun esasını da vücuttaki bozulmuş bir sistem sonucunda ortaya çıkan enerji dengesizliğini ilgili meridyenler ve noktaların kullanımıyla uyararak, dengeye sokmak oluşturuyor” diyor.
“Akupunktur fiziki rahatsızlıkların yanı sıra çok ağır depresyonların tedavisinde de fayda sağlayabiliyor. Mevcut ilaçlara ek olarak yapılan akupunktur tedavisinden başarılı sonuçlar alınabiliyor.”
Tıpta disfonksiyonel bozukluk olarak tanımlanan durum sonucu ortaya çıkan hastalıkların tedavisinde akupunkturdan faydalanılabiliyor. Özellikle de kanser hastalarında, ana tedavilere yardımcı olarak vücudun güçlendirilmesi, halsizlik ve bitkinliğin giderilmesi ile yaşam enerjisini arttırmasında öne çıkıyor. Ayrıca ağrının kontrolü ve iştahın düzenlemesinde de kullanılabiliyor. 2017’de bu konuda uzman iki bilim insanının, akupunkturun en sık uygulandığı endikasyonları yayınladığını hatırlatan Prof. Dr. Öztekin, şöyle devam ediyor: “Bu bilgilere göre, akupunktur alerjik rinit tedavisi, diz eklemlerindeki kireçlenme, kemoterapi alan hastalarda görülen bulantı ve kusmaların giderilmesi, migren ataklarının önlenmesi, gerilim tipi kronik baş ağrılarının tedavisi, ameliyat sonrası görülen bulantı, kusma ile kronik bel ağrısı ve ameliyat sonrası görülen ağrıların tedavisinde öne çıkıyor. Bu endikasyonlardaki etkinliği Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul ediliyor. Günümüzde Çin’de yapılan ameliyatların yüzde 25’inde akupunktur anestezi uygulanıyor ve hastalar daha erken dönemde taburcu olabiliyor. Bunların dışında obezite, anksiyete, huzursuzluk, menopoz dönemi ve sonrasındaki uykusuzluk şikayetler ile aromatik baskılayıcılarla ortaya çıkan eklem ağrılarında da kullanılabiliyor.”
Bu tedavi; Çinliler’in yaptığı gibi kuru iğneyi batırıp, elle çevrilerek yani manuel terapi şeklinde uygulanabiliyor. Ancak günümüzde teknolojinin de gelişmesiyle birlikte bu geleneksel yöntemlerin yanı sıra elektresteminazyon cihazları da kullanılıyor. Özellikle kronik ağrılarda veya akupunktur etkisinin kuvvetlendirilmesi gereken durumlarda, belirli noktalardaki iğnelere klipslerle elektrotlar bağlanarak bu cihazdan faydalanılıyor. Ortalama 30-45 dakika aralıklarla, 2-10 Hz’lik elektrik akımı verilen hastaların seansları 20-45 dakika arasında değişiyor. Bunun dışında özellikle küçük çocuklarda ya da iğne fobisi olan kişilerde lazer akupunktur uygulanabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Öztekin, “Magnet akupunkturda ise mıknatıslarla akupunktur noktaları uyarılıyor. Hasta hiçbir şey hissetmese de o noktalara terapi uygulanabiliyor” diyor.
Akupunkturu değerlendiren pek çok randomize klinik çalışma yetersiz metodolojik kalitede bulunmaktadır. Bu çalışmalardaki en büyük sorun, yeterli bir plasebo kontrolün bulunmayışıdır. Yaygın uygulanan kontrol işlemi olarak sham akupunkturu kullanılmaktadır. Buna göre, iğneler çalışmaya uygun olmayan meridyenlere veya meridyenlerin dışındaki alanlara batırılmaktadır. Sham akupunkturunda gerçek akupunktur grubunda uygulanandan daha yüzeyel iğnenin batırılması işlemi sıkça yapılmaktadır. 1 Linde ve arkadaşları akupunkturu değerlendiren 37 randomize kontrollü çalışmanın meta-analizini yapmışlar. Bu analizde, sham ile plasebo akupunkturu (nonspesipik etki) ve sham ile gerçek akupunkturu (spesifik etki) karşılaştırmışlar. Sham akupunkturu plasebo akupunkturundan daha etkili, gerçek akupunkturun da sham akupunkturundan daha etkili olduğunu belirtmişlerdir.
İnsan ve hayvan çalışmalarına dayalı olarak akupunkturun analjezik etkilerini açıklamak için farklı hipotezler ileri sürülmüştür. Bu etkiler karmaşık ve büyük oranda hastaların beklentileri ile ilişkili nörokimyasal, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin etkileşimi sonucudur. Akupunkturun analjezik etkileri, büyük oranda hastaların beklentileri ile ilişkili nörokimyasal, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin etkileşimi sonucudur. 0019 Akupunktur analjezisinde endojen opioidlerin (encephalin, dynorphin, endorphin ve endomorphin) ve serotonin (5-HT) nin rolünü destekleyen kanıt bulunmaktadır. Mayer ve ark. ile Pomeranz ve ark. fare ve insanlarda endojen opioidlerinin rolünü destekleyen Akupunktur Analjezisinin Naloxone ile bloke edildiğini gösterdiler.
Adale (küçük çaplı sinirlerin uyarısı)
-> Medulla spinalis Kimyasal trasmitterler (endorfin, serotonin, NA v.s. gibi monoaminler)
-> Orta beyin
-> Hipofiz ağrı iletisini blok (Bruce Pomeranz,1987)
Positron emisyon tomografi (PET) çalışmaları akupunktur uygulaması sonrasında beyinde mü reseptörlerinde opiodlerin bağlanmasındaki artışı göstermektedirler.5 Ayrıca, akupunktur tedavisi ile fMRI basal anterior beyin, limbik sistem ve affektif ve somatosensoryel fonkiyonlar ile ilişkili beynin diğer alanlarının aktivasyonu gösterilmiştir.6 Akupunktur analjezisinde etkili olan serebral nörotransmitterler olan Capicolaminas ve Cerotoninas’ın rolü araştırılmaktadır. Bu nörotransmitterlerin salınımı analjezik, adale gevşemesi, antienflamatuar, hafif anksiyolitik ve antidepresan etkiler oluşturabilmektedirler. Elektroakupunktur CXCL 10 ‘u enflamasyon yerinde oluşturmakta ve periferik opioid peptidler yolu ile oluşan antinosisepsiyonu uyarmaktadır.7 Beta endorfin gibi endojen opioid peptidler akupunkur analjezisi İle ilişkilidirler. Bunlar periferal enflamatuar alanda bulunan periferik sensoryel nöronlardaki gibi spinal kordda opioid reseptörleri aktive ederler. Opioid içeren lökositler enflame olmuş dokuya göç ederler ve endorfin, met-enkafalin ve dynorfin A gibi opioidleri salgılarlar. Böylece periferik nosiseptif nöronlar üzerinde opioid reseptörlerini bağlayarak antinosisepsiyonu oluştururlar.
Ancak yöntemin şeklinden kaynaklanan kontrol grubu oluşturmak, plasebo ve kör çalışma yapmakta bazı çekinceler bulunmaktadır. Bununla beraber akupunkturun diş ağrısı, postoperatif ve kemoterapi sonrası bulantı ve kusmanın bastırılmasında etkinliği kanıtlanmıştır. Karpal tünel sendromu, bel ağrısı, fibromiyalji ve miyofasial ağrı, tenisci dirseği, baş ağrısı, stroke rehabilitasyonu, ilaç bağımlılığında yararlı olduğuna dair çok güçlü kanıtlar bulunmaktadır.
EA’un pankreas kanser ağrısı tedavisinde de etkili olduğu belirtilmektedir. Chen H. ve ark. hastaları 3 gün boyunca günde bir kez 30 dakika T8-T12 bilateral Jiaji (Ex-B2) noktalarına EA uygulamıştır. EA grubunda kontrol grubuna göre ağrı yoğunluğunda anlamlı bir azalma görmüştür (p<0.001). 10 , 11 Nonspesifik ileri evre kanserlerde konvensiyonel medikasyona karşı akupunkturun faydaları, kanser ile ilişkili kronik nöropatik ağrı için plaseboya karşı kulak akupunkturun faydaları, mide kanserinde tedavinin ilk 10 gününde konvansiyonel analjezi ve akupunktur arasında fark bulunmadığı belirtilmektedir.
Akupunkturun postoperatif birinci günde ağrıyı ve opioid kullanımını azaltığı belirtilmektedir. Böylece, postoperatif ağrı tedavisinde adjuvan tedavi olarak akupunkturun kullanılması önerilmektedir.13 “Akupunktur Kanıt Projesi” Otorlerinden John McDonald ve Stephen Janz tarafından 2017 yılında yayınlanan endikasyon listesi aşağıda bulunmaktadır.
Solunum yolu hastalıkları ve kanser başta olmak üzere, birçok rahatsızlığın ortaya çıkmasında önemli rolü olan sigarayı bırakmak için de akupunkturdan faydalanmak mümkün. Prof. Dr. İlhan Öztekin, bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü projelerde de yeri olan bu yöntemin, tiryakilerin sigarayla olan ilişkini koparmaya yardımcı olduğunu söylüyor.
Akupunkturla etkili sonuç alınan endikasyonlar Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul ediliyor. Buna göre;
Moksa (Moxa) tedavisi, dolaylı veya dolaysız yolla akupunktur noktalarının yanan kuru Artemisia vulgaris (mugwort) bitkisiyle uyarılmasıyla yapılan geleneksel Çin tıbbi tedavi metodlarından biridir. Moksa tedavisiyle, patolojik soğugu çözmek, meridyenleri ısıtmak, kollateralleri düzenlemek, kan dolaşımını uyarmak, obstruksiyonu uzaklaştırmak, yang’ı desteklemek, kan stazını çözmek , hastalıkları önlemek mümkündür. Moxa, artirit, gastrointestinal hastalıklar, jinekolojik problemler, ağrı gibi bir çok hastalığın tedavisinde kulanılabilir. Moksa uygulandığında cilt ısısı dışarda 130° C’ye, içerde ise 56 ° C ulaşır. Bu nedenle moxa ısı uyarısıyla gerçekleşen bir inflamatuar cevap olarak değerlendirilir. İnfamatuar cevap vasküler değişiklikleri uyarır. Moksa uygulanan cilt bölgesinde vazokonstrüksiyon, bu alanın çevresinde ise vazodilatasyon oluşur. Histamin ve substance P ciltteki vazodilatasyondan sorumludur. Moksa tedavisi sırasında salgılanan histamine ciltte vazodilatasyona yol açar. Artan permabilite sonucu mast hücresinde degranülasyon meydana gelir. Substance P ve galanin akupunktur ve moksa teadvisiyle açığa çıkan bir nörotransmitterdir. Bu nörotransmitterlerin, ağrı, spazm, anksiete ve depresyon gibi nörolojik hastalıklarda rol oynadığı bilinmektedir.
Copyright ©2024 HZD Teknoloji